X
A+
A
A-

Otomasyon, Teknoloji Bileşenlerinin Uygulanmasından Daha Fazlasıdır

Germany’s Saarland’ın dört aktörü önemli gördükleri konuyu ele alıyor.

Tüm sektörlerde, şirketlerin tedarikçilerle üretim ve işbirliği yapma şekli hızla değişiyor. Tüm süreçlerin dijitalleştirilmesi ve öğrenme algoritmalarının entegrasyonu, Endüstri 4.0’ın gerçeğe dönüştüğü vizyonları gerçekleştirmeyi vaat ediyor.

Ancak başarılı bir otomasyon yalnızca BT esaslarına bağlı kalmaz. Üretim şirketlerinin deneyimleri ve know-how’ı da yenilikçi gelişmelere dahil edilmelidir. Erken bir aşamada BT konusunda uzmanlık geliştirmiş olan geleneksel sanayi bölgeleri, yerel ve yeni şirketler için güçlü avantajlar sağlamaktadır. Germany’s Saarland işte böyle bir konum. Bu geleneksel sanayi bölgesi, 1980’lerde ve 1990’larda BT araştırma ortamı geliştirmeye başladı ve Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi (DFKI), bilgisayar bilimi ve yazılım geliştirme üzerine iki Max Planck Enstitüsü ve en son aralarına katılan CISPA Helmholz Bilgi Güvenliği Merkezi’ne ev sahipliği yapmakta.

Dolaysıyla Saarland’ın bugün otomasyon düzeyi yüksek ve verimli bir endüstrinin yanı sıra kendini canlı tutan bir araştırma ortamına sahip olması şaşırtıcı değildir.

gwSaar Gesellschaft für Wirtschaftsförderung Saar, şirketlerin ve araştırma kurumlarının sahada en uygun koşullara sahip olmasını sağlamak için tüm gereksinimlere uygun endüstriyel alanlar ve ticari mülkler geliştirmektedir. Ekonomik destek kuruluşlarının hizmeti, tüm yerleşme süreci boyunca şirketlerin desteğini de kapsamaktadır. Bu aynı zamanda yerel paydaşlarla ağ kurmayı da kapsamaktadır. gwSaar’ın önerisi üzerine, sanayi ve araştırma alanlarından dört paydaş ile otomasyon ve bölge konusunda görüştük.

Germany’s Saarland – Merkezi konumu ile de ön plana çıkan bir sanayi bölgesi

Karlsberg

Gıda üretiminin yüksek kalite ve güvenlik gereklilikleri modern sensörlerin kullanımı ve üretim süreçlerinin otomasyonunu gerektirmektedir. Bu aynı zamanda tedarikçilerin ve lojistik sağlayıcıların entegrasyonu için de geçerlidir. Röportajımızda, Karlsberg Brauerei KG Weber’in genel yetkili Christian Weber’den, bira fabrikalarında otomasyonun ne kadar önemli ve insan faktörünün neden önemli olduğunu öğrendik.

Otomatik kalite kontrolüne ek olarak, Karlsberg bira fabrikasının birası, halen patronun şahsi incelemesinden geçer

Soru: Sn. Weber, artan otomasyon hayatınızı kolaylaştırıyor mu?

Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası:
Otomasyon sayesinde, süreçlerde daha iyi bir kalite elde ediyoruz. Daha da iyi olmak bizim için araç. Çalışanlarımızın işini kolaylaştırıyor ve böylece uzmanlıklarına daha fazla odaklanmalarını sağlıyoruz.

Soru: Karlsberg, sektördeki yenilikçi şirketlerden biri. Yüksek derecede otomasyon yaratıcılık için daha fazla alan mı yaratıyor?

Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası:
Otomasyon, süreçleri optimize etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı olur. Bu nedenle, örneğin, hataları düzeltmek üzerine konuşmak yerine müşterilerle yeni konuları ele alabiliyoruz. Önemli bir husus, zaman tasarrufu sağlaması ve böylece projeleri ilerletmek için kullanılabilecek değerli zaman ve alan yaratmasıdır.

Soru: Tüm bu otomasyona rağmen, Karlsberg Bira Fabrikası, özellikle çalışanlarına odaklanıyor. Bu yüzden çalışanlara reklamlarda da söz veriliyor ve hatta bazı ürünlerin üzeride resimleri kullanılıyor. Yetkin çalışan bulmak zor mu ve Saarlandlı çalışanlarının sadakatini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası
İnsanlar bizim merkezimiz, başlangıç noktamız. Çalışanlarımız ortak bir meslektaşlık kültürünü ve ortak bir değer anlayışını paylaşırlar. İsteyen herkesin aktif ve sorumluluk üstlenecek bir şekilde katkıda bulunabilmesini sağlamak için çalışıyoruz. Özellikle teknik yenilikler bağlamında gereksinimlerin sürekli değiştiği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bir işveren olarak da sürekli gelişmemiz gerektiği ve kendimizi diğer tercih edilen şirketlerin yanında çekici bir şekilde konumlandırmamız çok önemlidir. Değişiklikler örneğin eğitimlerimizde de fark edilmekte. 2021 yılından itibaren endüstriyel teknoloji için elektronik teknisyeni eğitimi yerine, otomasyon teknolojisi için elektronik teknisyenlerini eğitmeye karar verdik.

Soru: Yapay zeka, siber güvenlik ve sensör teknolojisi gibi başarılı bir otomasyonun önemli birçok alanında Saarland’daki ünlü araştırma enstitülerinde ciddi çalışmalar yapılıyor. Bir KOBİ olarak bundan faydalanıyor musunuz?

Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası:
Evet. Söz konusu enstitülerle temas içerisindeyiz ve örneğin siber güvenlik alanında birlikte de çalıştık. Ya da, örneğin, yapay zeka alanında şu anda üniversite ortamındaki bir Saarland şirketi ile öngörü temelli bakım ve öngörü temelli kalite (Predictive Maintenance & Predictive Quality) konusunu tartışıyoruz.

 

ZeMA

ZeMA Mekatronik ve Otomasyon Teknolojisi Merkezi, kesinlikle soyutlanmış bir araştırma yapmıyor. Merkez, endüstri için bir geliştirme ortağı ve Saarland üniversitelerinden ve enstitülerinden gelen araştırma ve geliştirme sonuçlarının yerel şirketlerin süreçlerine hızlı ve verimli bir şekilde dahil edilmesini sağlıyor. ZeMA’nın Bilimsel Direktörü Prof. Dr. Rainer Müller ile araştırma ve özel sektör arasındaki işbirliğini, otomasyon derecesini arttırmayı ve korona pandemisinin süreçler ve bölgeler üzerindeki etkisini görüştük.

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA’yı sensör ve aktüatör sistemleri, üretim süreçleri ve montaj süreçleri grupları ile sanayi için geliştirmeler yapmak amacıyla geniş bir şekilde konumlandırdı.

Soru: Prof. Müller, 8 yıldan fazla bir süredir Saarland’daki ZeMA’yı yönetiyorsunuz. Germany’s Saarland, otomasyon, yapay zeka ve siber güvenlik alanında mükemmel bir araştırma ekosistemine sahip güçlü bir sanayi bölgesidir. Konumdaki şirketler bu araştırma uzmanlığından nasıl yararlanıyor?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA:
Saarland eyaleti gerçek anlamda güçlü bir sanayi bölgesidir ve aynı zamanda belirttiğiniz alanlarda faaliyet gösteren mükemmel enstitüler ve üniversitelere sahiptir. Her iki taraf da doğrudan bundan faydalanabilmektedir. Ancak halen geliştirilebilecek alanlar vardır. Genel olarak bölgedeki şirketler, bir yandan sözleşmeli araştırma yoluyla, diğer yandan da enstitülerin ve üniversitelerin yanı sıra ortak araştırma hedeflerine sahip şirketlerin doğrudan başvurabileceği çeşitli bölgesel, ulusal ve AB araştırma programları aracılığıyla, eyalette sunulan araştırmalardan ve araştırma uzmanlığından yararlanabilmektedir. Ulusal ve AB programlarının da gösterdiği gibi, giderek daha önemli hale gelen bir diğer nokta, sonuçların, özellikle dijital dönüşüm, yapay zeka ve siber güvenlik kullanımı açısından doğrudan bilinçlendirme, etkinlikler, çalıştaylar ve eğitimler yoluyla şirketlere aktarılmasıdır. Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus ise, genellikle en üst düzey sınıf araştırma sonuçlarını esas alarak kurulan ve eyalete katma değer sağlayan spin-off’lar ve start-up’lardır.

Soru: Şirketler enstitüde hangi soruları gündeme getiriyor?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA:
Buna farklı bir bakış açısıyla yaklaşılmalıdır. ZeMA olarak sensör ve aktüatör sistemleri, üretim süreçleri ve montaj süreçleri grupları ile çok geniş bir şekilde konumlandığımızı biliyorsunuz. Bu nedenle, şirketler bir yandan yeni ürünlerin araştırılması ve geliştirilmesine (örn. akıllı malzemeler kullanılarak) ya da yeni üretim teknolojileri ve süreçlerine (örn. otomotiv sektöründe veya robot teknolojileri kullanılarak) ilişkin soruları ile bize başvuruyor. Bu şirketlere sıklıkla ilk prototiplerin ve fonksiyonel testlerin tamamlanmasına kadar destek sağlıyoruz. Öte yandan şirketler, mevcut üretim süreçlerini analiz etmemiz ve bunları şirketlerle birlikte optimize etmemiz için bize başvuruyorlar. Bu çerçevede analizler, konseptler ve fizibilite çalışmaları aracılığıyla destek sağlıyoruz. Aynı durum Endüstri 4.0 ve dijitalleşme için de geçerli. Mittelstand 4.0-Kompetenzzentrum Saarbrücken gibi projelerimiz çerçevesinde ortaklarımız August-Wilhelm Scheer Dijital Ürünler ve Süreçler Enstitüsü ve saarland.innovation&standort e.V. (Derneği) ile birlikte şirketleri dijital dönüşümlerinde destekliyoruz. Ayrıca, bu alanda üniversitelerle ve ayrıca Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi ile birlikte çalışıyoruz.

Uygulamada ZeMA Demonstrator

Soru: Alman şirketlerinin otomasyon derecesi genellikle yüksek olarak değerlendirilmektedir. Şirketler için otomasyon açısından en büyük potansiyeli nerede görüyorsunuz ve bundan ne gibi faydalar elde edilmektedir?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA:
Şirketler genellikle optimizasyon sürecinde otomatikleştirilebilecek birçok süreci otomatikleştirmiştir. Ancak bu, bu alanda optimizasyon potansiyellerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Otomasyon sıklıkla, özellikle çok yüksek miktarları kapsayan ve düşük varyansa sahip, kendini tekrarlayan süreçler için yüksek avantajlar sunmaktadır. Otomasyon, bir tarafta maliyetleri düşürmek, miktarları arttırmak, kaliteyi sağlamak ve farklı faktörler açısından faydalı olabilmektedir. Otomasyon teknolojisi merkezi olmamıza rağmen, her şeyin otomatik hale getirilemeyeceğine inanıyoruz. Otomasyonun kesinlikle avantajları vardır, ancak şirketlerin bugün karşılaştığı, müşterilere özel ürünler ve çoklu varyanslara bağlı zorluklarda tek çözüm değildir. Biz burada, otomasyonunun (özellikle dijitalleşme anlamında) yanı sıra hibrit ve akıllıca desteklenen manüel süreçlerin geleceği şekillendireceğine inanıyoruz.

Soru: Tek ürünlük partiler veya seri üretim ortamında müşteri isteği doğrultusunda özelleştirilmiş ürün varyantlarının maliyet açısından etkin bir şekilde üretilmesi, otomasyonun gelecekteki vizyonlarından biridir. Üretim süreçlerinin gelecekte bu kadar esnek bir şekilde tasarlanabileceğini mi düşünüyorsunuz? Ve bunu uygulamak için gerekli ön koşullar nelerdir?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA:
Burada önceki ifademe ekleme yapmak istiyorum. Elbette otomasyon çözümleri gelecekte daha çok yönlü ve esnek ve aynı zamanda akıllı hale gelecektir. Ancak çalışmalarımızda ve araştırmalarımızda, bir sürecin yalnızca otomasyonunun tek hedef olamayacağını tespit ettik. Aksine, otomasyon gerçek ve dijital/sanal dünya bağlamında anlaşılmalıdır. Asıl amaç, fabrikadaki ya da üretimdeki kişileri uzmanlık sistemleri, uzaktan destek, durum izleme gibi akıllı sistemlerle iş yerlerinde desteklemektir. Neden? Çünkü varyantı çok olan bir „seri üretim“ temelinde, ortam giderek daha karmaşık hale gelir ve ileri optimizasyon potansiyelleri genellikle mevcut süreçlerin iyileştirilmesinde ya da neden-sonuç anlayışında olacaktır. Durum izleme, öngörü bakımı veya yapay zeka tabanlı kalite kontrolü gibi hususlar, önemli potansiyellere sahiptir ve dijitalleşme açısından akıllı otomasyonu ve yapay zekanın kullanımını gerektirirler. Bu nedenle, üretim ve proses verileri ve özellikle akıllı işleme ve içeriğe duyarlı hazırlama, üretimin dönüşümü için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bunlar sonuçta bölgemizin öncü rolü için de önem taşımaktadır. Çünkü bölgemiz hem birinci sınıf ürünlerin ihracatçısı hem de yeni nesil yenilikçi sermaye mallarının kaynağı olarak öncü konumundadır.

Soru: Korona salgını sırasındaki arz sıkıntıları sanayide bakış açısı değişikliklerine yol açtı. Birçok şirket tedarik zincirlerini daha bölgesel olarak kurmak istiyor. Otomasyon bu açıdan verimli çözümlere katkıda bulunabilir mi?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA:
Dijitalleşme yoluyla tedarik zincirlerinde otomatik ve standartlaştırılmış süreçler oluşturmak ve veri veya bilgileri güvenilir bir şekilde paylaşmak önemlidir. Hedeflerden biri, üretim ve teslimat durumu ve tedarik zinciri içindeki bileşenlerin ve montajların kalitesinin şeffaflığı olmalıdır. Otomasyon bu esnada örneğin etiketleme, tanımlama, yani genel anlamda ürünlerin izlenmesi gibi bireysel süreçlerde uygulanabilir.

 

Qbing

Lojistik süreçleri, üretim tesislerinin otomasyonunda merkezi bir rol oynamaktadır. Üretim süreçlerinde istikrarlı iş akışlarını, düzenli depolamayı ve malların verimli ve doğru bir şekilde taşınmasını sağlayan, tedarikçilere olan bağlantıyı kuran lojistik süreçleridir. ERP sistemlerine bağlantı, bugün artık bir zorunluluktur. Saarlandlı start-up Qbing, şirketlerin mevcut operasyona entegre olmalarını sağlayan bir tak-çalıştır çözümü geliştirmiştir. Bu röportajda, kurucu ortak ve CEO Christian Schwindling, bunun neden avantajlı olduğunu, lojistikte ek otomasyon adımlarının nerede gerekli olduğunu ve şirketin neden Saarland bölgesini tercih ettiğini açıklıyor.

Christian Schwindling (m.) ve Qbing ekibi lojistik için tak-çalıştır çözümleri geliştiriyor

Soru: Sn. Schwindling, sisteminiz Auto-ID (otomatik kimlik) çözümlerinin entegrasyonunu sağlıyor. Tam olarak ne yapıyor ve hangi şirketler tercih ediyor?

Christian Schwindling, Qbing:
Bizim QIS.TE (“kiste” diye okunur), Auto-ID veya RFID donanımını tak-çalıştır yöntemiyle şirket ağlarına entegre etmeyi mümkün kılıyor. Bunun için basit birkaç ayar ve birlikte teslim edilen yapılandırma aracında bazı karmaşık olmayan ayarlar yeterlidir. Hiçbir teknik detay veya programlama çalışması gerekli değildir. Yatırım da geleneksel uygulamalara kıyasla çok daha düşüktür. Bu şekilde, her kullanıcı için Auto-ID veya RFID’ye erişimi kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Kısaca kullanıma hazır bir RFID.

 

QBing modüler sistem modülleri

Soru: Özellikle lojistikte, otomasyon için nerelerde ek potansiyeller görüyorsunuz? Ve şirketlerin bu potansiyellerden yararlanabilmesi için ne tür zorlukların üstesinden gelmeleri gerekiyor?

Christian Schwindling, Qbing:
Bana göre, mal ve malzemelerin taranması ve okunması gibi tüm manüel işlem adımlarının yanı sıra belirli işlem adımlarının uygulanmasının da otomatikleştirilmesi büyük bir potansiyel oluşturur. Yalnızca zaman tasarrufu değil, aynı zamanda verilerin dijitalleştirilmesi şeffaflığı arttırır ve ek avantajlar sağlar.
Bununla ilgili zorluk, ilgili uygulama için doğru donanımın, yani uygun sensörlerin ve aktüatörlerin seçilmesinin yanı sıra verilerin ilgili sistemlere göre seçilmesi ve verilerin bu sistemlere entegre edilmesidir.

Soru: Start-up’lara gösterilen ilgi genelde büyük ve şirket kendi konumunu seçebiliyor. Özellikle büyük şehirler yerine Saarland’ı tercih ettiniz. Saarland bölgesi sizi tam olarak ne ile cezbetti?

Christian Schwindling, Qbing:
Qbing, Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nin htw saar isimli araştırma grubundan ortaya çıktı. Bugün hala Saarland’ın araştırma ekosistemine olan bağlantımızdan faydalanıyoruz.
Saarland, girişimciler için hızlı karar verme kanalları ve her türlü konuda muhataplar sağlayarak mükemmel bir ağ sunar. Başlangıç aşamasında ve mevcut büyüme aşamasında kendimi Saarland’da her zaman iyi ellerde hissettim ve QIS GmbH’nın da Saarland’da iyi ellerde olduğunu düşünüyorum.

 

consistec

consistec’in araştırma ve geliştirme CEO’su Thomas Sinnwell, “siber güvenlik olmadan otomasyon bir risktir” diyor. Sn. Sinnwell, röportajda şirketin müşterilerinin otomasyon süreçlerini güvence altına almak için ne yaptığını ve bunu neden Saarland’daki konumundan yaptığını anlatıyor.

Thomas Sinnwell, izleme ve analiz ile görünmeyen saldırganları tespit ediyor

Soru: Sn. Sinnwell, consistec şirketleri otomasyon sürecinde nasıl destekliyor?

Thomas Sinnwell, consistec:
Bizi yönlendiren şey OT’nin (operasyon teknolojisi) güvenliğidir. Fiziksel cihazların ve süreçlerin otomatikleştiği her yerde kontrol sistemleri vardır. Bunlar saldırıya uğrayabilirler, sabote edilebilirler. İzleme ve analiz yoluyla, müşterilerimizin böyle bir şeyin ne zaman gerçekleştiğini fark etmelerini sağlıyoruz. Ve bu hem BT hem de OT alanında gerçekleştiriyoruz.

Soru: Artan otomasyon ile saldırı riski artıyor mu?

Thomas Sinnwell, consistec:
Aslında evet. Bugün, otomasyon artık tescilli olmayan sistemlerle gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, tescilli protokoller ve yalıtılmış ağlar şimdiye kadar koruma sağlamıştır. Bugün, tüm büyük üreticiler IP protokolüne güveniyor ve internet bağlantısı sonucunda yeni saldırı alanları oluşuyor. Büyük kontrol teknolojisi sağlayıcılarından birinin zayıflıklarından birini bildiğim anda hemen birçok şirkete saldırabilirim.

Soru: Yani IoT ek bir sorun mu?

Thomas Sinnwell, consistec:
Kesinlikle. Ev otomasyonu söz konusu olduğunda, saldırabileceğim ve kötüye kullanabileceğim sayısız sistemim var. Bu nedenle, güvenlik hususu giderek daha önemli hale geliyor.

Soru: Güvenlik hususlarını göz ardı ettiğimizde ne tür riskler oluşur?

Thomas Sinnwell, consistec:
Siber güvenlik olmadan otomasyon bir risktir. Sanayideki saldırılar büyük ölçüde artıyor. Fabrikalar felç ediliyor, şirketlere şantaj yapılıyor. Saldırılar artış eğiliminde. Siber saldırılar gayri yasal bir iş alanı haline geldi. Artık o kadar da zor değil, birçok öğretici bilgi var ve cüzi miktarda para harcayarak çok sayıda şirkete saldırabileceğim, kötü amaçlı kodlar satın alabiliyorum.

Soru: Birbirine bağlanmış üretim ekipmanlarına güvenliği nasıl entegre edersiniz?

Thomas Sinnwell, consistec:
Yeni tesisler için güvenlik sistemleri en baştan planlanmalıdır.
Mevcut sistemlerde, gereksinimler daha karmaşıktır. OT sistemlerine prensip olarak yama uygulanmaz. Bu nedenle, sistemler genellikle 5-20 yıl boyunca aynı yazılım üzerinde çalışır. Bu durumda, korumanın tek bir yolu vardır: Yeniden gruplandırma yaparsınız. Bu segmentler daha sonra endüstriyel bir güvenlik duvarı veya Edge-Box ile ayrı ayrı korunur. Edge-Box konseptinde verilere erişme fırsatım oluyor ve tam olarak burada izlemeyi gerçekleştirebiliyorum. Müşterilere önerdiğimiz yöntem bu. Eski envanter sistemlerini izlenebilir hale getirmek ve analiz yazılımımızı bağlayabilmek için Edge-Box’ları kuruyoruz. Bunun reaktif olmayan bir içerik olması önemlidir, yani analiz sisteminin kendisinin herhangi bir kötü amaçlı kodu içe aktaramaması gerekmektedir. Aynı zamanda, Federal Güvenlik Ofisi’nin zorunlu tuttuğu BT’de segmentasyon gereksinimini de uygulamış oluyorum. Bir saldırı durumunda, tüm fabrikanın hemen felç olmamasını sağlıyorum.

consistec, OT/BT güvenlik açıklarını ve sistem güvenlik açıklarını gerçek zamanlı olarak tespit etmektedir.

Soru: Şirketiniz Saarland’da kuruldu. Bölge, şirketiniz için avantajlar mı sunuyor?

Thomas Sinnwell, consistec:
Somut bir avantaj, Saarland’ın siber güvenlik alanında da çok iyi bir BT bölgesi olmasıdır. CISPA Helmholtz Siber Güvenlik Merkezi, dünya çapında en iyi 3 araştırma enstitüsünden biridir. Bu başlamak için harika bir temel oluşturuyor. Ayrıca Saarland’da bulunan Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi ile yakın temas içerisindeyiz. Bu işbirliği bizim için büyük bir avantajdır, çünkü makine öğrenimi ağlardaki anomalileri tespit etmemiz için çok önemlidir. Saarland Üniversitesi ve araştırma enstitülerinin birinci sınıf eğitimi sayesinde, mükemmel eğitimli iş gücü bulabiliyoruz. Aynı zamanda, Saarland’da halen üretici sayısı çok yüksek. Sistemlerimizi hedef kitlenin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla daha da geliştirmek için bu şirketlerle çalışmak, paha biçilmezdir.

 

Germany’s Saarland hakkında daha fazla bilgi için:
Merhaba Germany’s Saarland

 

Yazar:
Anja Petschauer
Pazarlama Müdürü
gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi
a.petschauer@invest-in-saarland.com

Germany’s Saarland’ın Türkiye’deki iletişimi:
Sn. Derya Araç Hanım
gwSaar TürkiyeTemsilcisi
gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi
M: +90 / 531 958 83 88
E: d.arac@invest-in-saarland.com

www.strukturholding.de/merhaba-germanys-saarland/


Daha fazla bilgi içeren PDF dosyası:


şirketler hakkında daha fazla bilgi: